Prostatit Hikayem, Böbrek taşı ve geçirgen bağırsak hk
Gönderilme zamanı: 01.12.2023 - 17:07
Herkese merhabalar,
Aranıza yeni katıldım. Allah hepinize acil şifa versin öncelikle.
Size burda kendi hikayemi anlatmak, hikayesi bana benzeyen hasta arkadaşlarla yardımlaşmak amacıyla bu konuyu açıyorum. Tıp konusunda herhangi bir uzmanlığım vs yok. Dolayısı ile anlatacağım herşey kendi tecrübelerimden çıkarımlarımdır. Tıbbı öneri değildir. Mutlaka uzman hekiminize danışarak karar vermenizi öneririm.
Öncelikle fiziksel ve yaşam tarzı olarak kendimi anlatayım. Uzun boylu ve zayıf yani hektamorf tipinde birisiyim. Sosyal olarak alkol alan ve sigara tüketen, her türlü hazır ve işlenmiş gıdayı kullanan, online çalışan ve hareketsiz bir hayat stiline sahibim. Özellikle pandemi sonrası evden çalışmaya başladıktan sonra bu hareketsizlik gittikçe de arttı.
Kronik prostatit öncelikle sinsice başlayan bir hastalık olduğu için tam ne zaman başladığını bilememekle birlikte pandemiden 2 yıl öncesine tarihleyebiliriz benim sıkıntımı diye düşünüyorum. Çünkü o dönemde böbreklerimde ikisi iri ikisi ufak olmak üzere toplam 4 tane taşım vardı. Böbrek taşı sıkıntısı çekenler bilirler. Eğer kum dökmüyorsanız bu taşlar böbrekten kopup idrar kanalını tıkayıncaya kadar ağrı yapmaz.
Benim prostatit olarak tahmin ettiğim gündelik ağrılarım (özellikle sabah saatlerinde) başladığında ne ilk üroloğum ne de ben böyle bir rahatsızlıktan şüphelenmedik ve sıkıntıların taştan kaynaklandığını düşünüp taşları düşürmeye yoğunlaştık.
Yaklaşık bir yıl çileli ve ağrı dolu geçen bir yılın sonrasında bu taşları sesli kırma ile temizleyip rahata kavuştum. Ancak prostatite bağlı ağrılarım devam ediyordu ve ben bunu sesli kırmanın yan etkileri olabileceğini düşünerek bir yıl daha geçerdim. Bir takım farklı semptomlarım da vardı. Bu bir yılda onlar da iyileşti ancak bugün prostatit kaynaklı olduğunu düşündüğüm ağrılarımda devam ediyordu.
Pandemi patlamadan 4-5 ay önce başka bir eve taşındım. Bu evde toplam 3 yıl oturdum ve pandemi ve evden çalışma düzenine bu evde geçiş yaptım. Evi ayrıca belirtmemin sebebi ise bu evin duvar yalıtımlarının olmayışı ve 3 yıl içinde sürekli artan ve sonunda baş edemeyip başka bir eve taşınmamıza sebep olan duvar küflerini ayrıca belirtmek istiyorum. Bu küfler, evden çıkmadan çalışmam ve bu havayı sürekli solumam, hareketsiz yaşam şekli ve çağımızın hastalığı çöp beslenme sayesinde bu hastalık iyice azdı ancak bana o zamanlarda kronik prostatit teşhisi bile konmamıştı.
Bu zaman zarfında bir sene boyunca gittiğim ürolog da geçmişteki böbrek taşlarıma yoğunlaşıp bu hastalığı farkedememişti. Ağrılarımın böbrek taşı ağrısına benzemediğini ısrarla defaatle vurguladıktan sonra çektiği röntgen sonrası bana sen sadece kabızsın dedi ve gönderdi.
Bu bahsettiğim süreçlerin sonunda artık evden çıkmak istemez hale gelmiştim. Ereksiyon sırasında ve sonrasında ağrılarım inanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Kendimi üşüttüğüm zamanlar ve genel olarak her sabah halsiz ağrılı sinirli bir şekilde uyanmak gibi sorunlarım oluyordu. Sabah uyanıp kahvaltı ettikten sonra tuvalete çıktıktan bir müddet sonra rahatlıyordum. Halen de bu durumum azalmış şekilde olsa da devam ediyor.
İki ürologla bu sorunu senelerdir çözemediğim için biraz da karamsar bir ruh haline büründüm. Ancak internetten yaptığım araştırmalardan sonra artış yavaş yavaş bu sorunun pelvik bir sendrom olduğuna dair şüphelerim artmaya başladı.
Küf sorunu olan İstanbul'daki evimden yaşanan emlak krizi ve evden çalışmamın verdiği avantajla da İstanbul'u terkedip Mudanya'da yaşam koşulları ve fiyatı daha uygun bir eve taşındım ve tedavimi de Bursa'daki doktorlar ile devam etme kararı aldım.
Mudanya Devlet hastanesinde bir üroloğa muayeneye gittiğimde yaklaşık 3-4 dakika süren o hızlı muayenin sonunda ultrason ile bakıp sende prostat var diyip iki laç yazıp bir ay sonra kontrole gel diyip beni postaladı. O noktada prostat kanseri olduğumu zannedip karalar bağladım.
Tekrar gideceğim kontrol öncesi internetten bir araştırmaya daha derinlemesine daldım ve kronik prostatit'ten şüphelenmeye başladım. Kontrole gittiğimde ise yaşadığım semptomları doktora anlatıp hocam ben kronik prostatit olabilir miyim acaba dediğimde ise evet yanıtını aldım.
Yani kendi teşhisimi ben koyup doktordan onay aldım diyebiliriz. Sonraki araştırmalarımda da şunu öğrenmiştim. Kronik prostatit hastalığı akademide üzerinde çok durulan bir rahatsızlık değil ve doktorlar bu konu hakkında yüzeysel bilgiye sahipler genelde.
Neyse, devlet hastanesindeki doktorum da önce hap olarak antibiyotik tedavisi verdi geçmedi, sonra iğne ile antibiyotik vurarak tedavi etmeye çalıştı onda da nüksler devam etti. Son kontrole gittiğimde ameliyat ile sorunu çözebileceği ancak bundan sonra sadece tüp bebek ile çocuk yapabileceğimi ve kalıcı olarak geri boşalacağımı söyledi.
Artık tekrar doktor değiştirmem gerektiğinin farkına varıp araştırmalarım sonucu Bursa'da Prof Dr. Mete Kilciler'in yolunu tuttum. İlk gidişimde hikayemi dinleyip uzun zamandır bu hastalıktan müzdarip ve sıkıntılı olduğumu farkedince beni ESWT tedavisi için Pato.Net Patoloji ve Sitopatoloji Laboratuvarı'nda görev yapan Yavuz Hoca'ya gönderdi.
Yavuz hoca ile 6 seans ESWT sonrası ( tabi her seans sonrası prostat masajı ve antibiyotik tedavisi ile birlikte) kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Ayrıca Bursa'da ESWT yaptırmayı düşüneler için de Yavuz Bey'i mutlaka tavsiye ederim. Bana çok değerli tavsiyeler verdi ve bu hastalığı çekenlerin psikolojisinden çok iyi anlıyor. Size çok iyi moral veriyor.
ESWT tedavisi sonrası da böbreklerimden kum dökmem ile birlikte hastalık tekrar nüksetti. Mete hocamı tekrar ziyaret ettiğimde tekrar ESWT veya düzenli masaj tedavisi yapabileceğini söyledi. Bu iki tedavi yöntemi de bana maddi olarak şu an uygun olmadığı için ilaç tedavisi ile ilerleyelim dedim. Ancak aklımda birden bir ampül yandı. Mete hocam bana bu hastalığın geçirgen bağırsak sendromu ile birlikte çoğunlukla görüldüğünü ilk muayenede söylemişti.
Sabahları ağrılar içinde kalkıp büyük ve küçük tuvaletimi yapmamdan sonra rahatlamanın bağırsak ile ilgili olabileceğini düşünüp kronik enflamasyon ve akdeniz diyeti konularını araştırıp yaşam şeklinde bir takım değişikliklere gittim.
Artık beyaz un, gluten, şeker yemiyorum. Sebzelere daha çok ağırlık vermeye çalışıyorum. Probiyotik yoğurt tüketiyorum. Kırmızı eti azaltıp yerine balık koymaya başladım. Beyaz ekmek yerine tam Buğday ekmeği ve tam buğday makarnası tüketiyorum. Paketli ve içeriğinde katkı maddesi olan yiyecekleri tüketmiyorum. Salam, sucuk, sosis, kaşar gibi işlenmiş gıdalardan uzak duruyorum.
Böylece inanın ESWT'nin rahatlattığı kadar bir rahatlama daha yaşadım. Önceleri günde veya 2 günde bir büyük abdeste çıkardım, dışkım sertti ve yapmakta zorlanıyordum. Tuvalete çıkma zamanım yaklaştığında ağrılarım dayanılmaz boyutlara geliyordu.
Şu an halen ağrılarım bitmiş değil, ancak artık günde iki defa büyük abdeste çıkabiliyorum ve ağrılarımın şiddetinde büyük bir rahatlama oldu. Sosyal olarak da beni çok rahatlattı. Öncesinde nüks yaşadığım zamanlarda evden köşedeki bakkala çıkıp geldiğimde ağrıdan kıvranıyordum. Şimdi ise sahile inip bir iki saat dışarıda geçirebiliyorum.
Hikayesi ve şikayetleri bana benzeyen arkadaşlarıma umarım faydası olur anlattıklarımın. Yakın zamanda da İstanbul'a gidip Zafer Oyman hocamıza muayene olmayı düşünüyorum.
Maalesef bizler birden çok hastane ve hoca gezmek zorunda kalıyoruz. Ancak her hocadan, her hastadan, her yöntemden, diyetten farklı ve yararlı şeyler öğrenebiliyoruz. Herkese acil şifalar dilerim...
Ancak
Aranıza yeni katıldım. Allah hepinize acil şifa versin öncelikle.
Size burda kendi hikayemi anlatmak, hikayesi bana benzeyen hasta arkadaşlarla yardımlaşmak amacıyla bu konuyu açıyorum. Tıp konusunda herhangi bir uzmanlığım vs yok. Dolayısı ile anlatacağım herşey kendi tecrübelerimden çıkarımlarımdır. Tıbbı öneri değildir. Mutlaka uzman hekiminize danışarak karar vermenizi öneririm.
Öncelikle fiziksel ve yaşam tarzı olarak kendimi anlatayım. Uzun boylu ve zayıf yani hektamorf tipinde birisiyim. Sosyal olarak alkol alan ve sigara tüketen, her türlü hazır ve işlenmiş gıdayı kullanan, online çalışan ve hareketsiz bir hayat stiline sahibim. Özellikle pandemi sonrası evden çalışmaya başladıktan sonra bu hareketsizlik gittikçe de arttı.
Kronik prostatit öncelikle sinsice başlayan bir hastalık olduğu için tam ne zaman başladığını bilememekle birlikte pandemiden 2 yıl öncesine tarihleyebiliriz benim sıkıntımı diye düşünüyorum. Çünkü o dönemde böbreklerimde ikisi iri ikisi ufak olmak üzere toplam 4 tane taşım vardı. Böbrek taşı sıkıntısı çekenler bilirler. Eğer kum dökmüyorsanız bu taşlar böbrekten kopup idrar kanalını tıkayıncaya kadar ağrı yapmaz.
Benim prostatit olarak tahmin ettiğim gündelik ağrılarım (özellikle sabah saatlerinde) başladığında ne ilk üroloğum ne de ben böyle bir rahatsızlıktan şüphelenmedik ve sıkıntıların taştan kaynaklandığını düşünüp taşları düşürmeye yoğunlaştık.
Yaklaşık bir yıl çileli ve ağrı dolu geçen bir yılın sonrasında bu taşları sesli kırma ile temizleyip rahata kavuştum. Ancak prostatite bağlı ağrılarım devam ediyordu ve ben bunu sesli kırmanın yan etkileri olabileceğini düşünerek bir yıl daha geçerdim. Bir takım farklı semptomlarım da vardı. Bu bir yılda onlar da iyileşti ancak bugün prostatit kaynaklı olduğunu düşündüğüm ağrılarımda devam ediyordu.
Pandemi patlamadan 4-5 ay önce başka bir eve taşındım. Bu evde toplam 3 yıl oturdum ve pandemi ve evden çalışma düzenine bu evde geçiş yaptım. Evi ayrıca belirtmemin sebebi ise bu evin duvar yalıtımlarının olmayışı ve 3 yıl içinde sürekli artan ve sonunda baş edemeyip başka bir eve taşınmamıza sebep olan duvar küflerini ayrıca belirtmek istiyorum. Bu küfler, evden çıkmadan çalışmam ve bu havayı sürekli solumam, hareketsiz yaşam şekli ve çağımızın hastalığı çöp beslenme sayesinde bu hastalık iyice azdı ancak bana o zamanlarda kronik prostatit teşhisi bile konmamıştı.
Bu zaman zarfında bir sene boyunca gittiğim ürolog da geçmişteki böbrek taşlarıma yoğunlaşıp bu hastalığı farkedememişti. Ağrılarımın böbrek taşı ağrısına benzemediğini ısrarla defaatle vurguladıktan sonra çektiği röntgen sonrası bana sen sadece kabızsın dedi ve gönderdi.
Bu bahsettiğim süreçlerin sonunda artık evden çıkmak istemez hale gelmiştim. Ereksiyon sırasında ve sonrasında ağrılarım inanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Kendimi üşüttüğüm zamanlar ve genel olarak her sabah halsiz ağrılı sinirli bir şekilde uyanmak gibi sorunlarım oluyordu. Sabah uyanıp kahvaltı ettikten sonra tuvalete çıktıktan bir müddet sonra rahatlıyordum. Halen de bu durumum azalmış şekilde olsa da devam ediyor.
İki ürologla bu sorunu senelerdir çözemediğim için biraz da karamsar bir ruh haline büründüm. Ancak internetten yaptığım araştırmalardan sonra artış yavaş yavaş bu sorunun pelvik bir sendrom olduğuna dair şüphelerim artmaya başladı.
Küf sorunu olan İstanbul'daki evimden yaşanan emlak krizi ve evden çalışmamın verdiği avantajla da İstanbul'u terkedip Mudanya'da yaşam koşulları ve fiyatı daha uygun bir eve taşındım ve tedavimi de Bursa'daki doktorlar ile devam etme kararı aldım.
Mudanya Devlet hastanesinde bir üroloğa muayeneye gittiğimde yaklaşık 3-4 dakika süren o hızlı muayenin sonunda ultrason ile bakıp sende prostat var diyip iki laç yazıp bir ay sonra kontrole gel diyip beni postaladı. O noktada prostat kanseri olduğumu zannedip karalar bağladım.
Tekrar gideceğim kontrol öncesi internetten bir araştırmaya daha derinlemesine daldım ve kronik prostatit'ten şüphelenmeye başladım. Kontrole gittiğimde ise yaşadığım semptomları doktora anlatıp hocam ben kronik prostatit olabilir miyim acaba dediğimde ise evet yanıtını aldım.
Yani kendi teşhisimi ben koyup doktordan onay aldım diyebiliriz. Sonraki araştırmalarımda da şunu öğrenmiştim. Kronik prostatit hastalığı akademide üzerinde çok durulan bir rahatsızlık değil ve doktorlar bu konu hakkında yüzeysel bilgiye sahipler genelde.
Neyse, devlet hastanesindeki doktorum da önce hap olarak antibiyotik tedavisi verdi geçmedi, sonra iğne ile antibiyotik vurarak tedavi etmeye çalıştı onda da nüksler devam etti. Son kontrole gittiğimde ameliyat ile sorunu çözebileceği ancak bundan sonra sadece tüp bebek ile çocuk yapabileceğimi ve kalıcı olarak geri boşalacağımı söyledi.
Artık tekrar doktor değiştirmem gerektiğinin farkına varıp araştırmalarım sonucu Bursa'da Prof Dr. Mete Kilciler'in yolunu tuttum. İlk gidişimde hikayemi dinleyip uzun zamandır bu hastalıktan müzdarip ve sıkıntılı olduğumu farkedince beni ESWT tedavisi için Pato.Net Patoloji ve Sitopatoloji Laboratuvarı'nda görev yapan Yavuz Hoca'ya gönderdi.
Yavuz hoca ile 6 seans ESWT sonrası ( tabi her seans sonrası prostat masajı ve antibiyotik tedavisi ile birlikte) kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Ayrıca Bursa'da ESWT yaptırmayı düşüneler için de Yavuz Bey'i mutlaka tavsiye ederim. Bana çok değerli tavsiyeler verdi ve bu hastalığı çekenlerin psikolojisinden çok iyi anlıyor. Size çok iyi moral veriyor.
ESWT tedavisi sonrası da böbreklerimden kum dökmem ile birlikte hastalık tekrar nüksetti. Mete hocamı tekrar ziyaret ettiğimde tekrar ESWT veya düzenli masaj tedavisi yapabileceğini söyledi. Bu iki tedavi yöntemi de bana maddi olarak şu an uygun olmadığı için ilaç tedavisi ile ilerleyelim dedim. Ancak aklımda birden bir ampül yandı. Mete hocam bana bu hastalığın geçirgen bağırsak sendromu ile birlikte çoğunlukla görüldüğünü ilk muayenede söylemişti.
Sabahları ağrılar içinde kalkıp büyük ve küçük tuvaletimi yapmamdan sonra rahatlamanın bağırsak ile ilgili olabileceğini düşünüp kronik enflamasyon ve akdeniz diyeti konularını araştırıp yaşam şeklinde bir takım değişikliklere gittim.
Artık beyaz un, gluten, şeker yemiyorum. Sebzelere daha çok ağırlık vermeye çalışıyorum. Probiyotik yoğurt tüketiyorum. Kırmızı eti azaltıp yerine balık koymaya başladım. Beyaz ekmek yerine tam Buğday ekmeği ve tam buğday makarnası tüketiyorum. Paketli ve içeriğinde katkı maddesi olan yiyecekleri tüketmiyorum. Salam, sucuk, sosis, kaşar gibi işlenmiş gıdalardan uzak duruyorum.
Böylece inanın ESWT'nin rahatlattığı kadar bir rahatlama daha yaşadım. Önceleri günde veya 2 günde bir büyük abdeste çıkardım, dışkım sertti ve yapmakta zorlanıyordum. Tuvalete çıkma zamanım yaklaştığında ağrılarım dayanılmaz boyutlara geliyordu.
Şu an halen ağrılarım bitmiş değil, ancak artık günde iki defa büyük abdeste çıkabiliyorum ve ağrılarımın şiddetinde büyük bir rahatlama oldu. Sosyal olarak da beni çok rahatlattı. Öncesinde nüks yaşadığım zamanlarda evden köşedeki bakkala çıkıp geldiğimde ağrıdan kıvranıyordum. Şimdi ise sahile inip bir iki saat dışarıda geçirebiliyorum.
Hikayesi ve şikayetleri bana benzeyen arkadaşlarıma umarım faydası olur anlattıklarımın. Yakın zamanda da İstanbul'a gidip Zafer Oyman hocamıza muayene olmayı düşünüyorum.
Maalesef bizler birden çok hastane ve hoca gezmek zorunda kalıyoruz. Ancak her hocadan, her hastadan, her yöntemden, diyetten farklı ve yararlı şeyler öğrenebiliyoruz. Herkese acil şifalar dilerim...
Ancak